Vefa ve Sadakat


Ben Onun Kim Olduğunu Biliyorum
Bir beyin, hanımı için duyduğu vefayı anlatan yaşanmış bir hikâyenin bizlere vereceği çok önemli dersler var. Vefa, sadece İstanbul’da bulunan bir semtin adı değil, insanlığın gereği olan bir duygudur ve insanı insan yapan değerlerden biridir.
Yaşlı bir bey, sabah erkenden evinden çıkmış, yolda ilerlerken, bir bisikletlinin çarpmasıyla yere yuvarlanmış ve hafif yaralanmış.
Sokaktan geçenler yaşlı beyi hemen en yakın sağlık birimine ulaştırmışlar.
Hemşireler, önce pansuman yapmışlar ve biraz beklemesini ve röntgen çekerek
her hangi bir kırık veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini söylemişler.
Yaşlı bey huzursuzlanmış; “acelesi olduğunu, röntgen istemediğini” söylemiş.
Hemşireler merakla acelesinin nedenini sormuşlar.
“Eşim huzur evinde kalıyor. Her sabah birlikte kahvaltı etmeye giderim, gecikmek istemiyorum” demiş.
“Eşinize haber iletir gecikeceğinizi söyleriz” deyince, yaşlı adam üzgün bir ifade ile:
“Ne yazık ki karım Alzheimer hastası, hiç bir şey anlamıyor, hatta benim kim olduğumu dahi bilmiyor” demiş.
Hemşireler hayretle:
“Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor, neden her gün onunla kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz?” diye sormuşlar.
Adam hemşirelere ibretlik bir cevap vermiş;
“Ama ben onun kim olduğunu biliyorum”